Kariyerimin bir döneminde dünya devi yazılım şirketlerinden biri olan Oracle firmasında çalıştım. Global bir yazılım şirketi olan Oracle dünyada neredeyse her ülkede ofisleri olan dev bir global oyuncudur. Türkiye’de hem İstanbul’da hem Ankara’da ofisleri vardır. Ben pozisyonum gereği birçok yurt dışındaki ofise de çeşitli toplantılar için gidiyordum. Avrupa’da veya orta doğuda birçok ofiste çalışma imkanım oldu.
Bu gibi firmaları bilirsiniz çalışanlarını “rahat” ettirmek için yenilikçi konseptte ofisler düzenlerler. Yemek alanları, kahve alanları, sosyalleşme alanları, spor salonlar ve oyun alanla bulunur. Bütün ziyaret ettiğim ofislerde oyun alanında konsol oyunları, bilardo, masa tenisi vb aktiviteler vardı ama dikkatimi çeken tek bir ofiste bile bir tane satranç takımı yoktu. Bu benim için asla kabul edilebilir bir durum olamazdı açıkçası. Ben Türkiye ofisinde çalıştığım için hemen ilgili arkadaşlarla görüştüm. Sağolsunlar fikrimi beğendiler ve Türkiye’deki ofislere satranç takımları alındı. Bunun üzerine ben şirket geneline (Türkiye ofisi) satranç ile ilgisi olan veya olmadığı halde merak eden herkesi bir whatsapp gurubunda buluşmaya davet ettim. Beklediğimin çok üzerinde bir talep oluştu ve büyük bir whatsapp grubu oluştu. Bu grupta ilginç satranç hikayeleri, satranç soruları ve bulmacalar paylaşmaya başladık. İlgi o kadar fazlaydı ki bir satranç buluşması organize etmeye karar verdik. Hem İstanbul Anadolu yakasında hem Avrupa yakasında bulunan ofislerde satranç buluşması düzenledim ve ilgi o kadar fazla oldu ki benim de Avrupa yakasında çalışıyor olmamdan dolayı Avrupa yakasındaki ofiste haftada 1 gün 1 saatlik düzenli bir satranç buluşması düzenlemeye başladım.
Her hafta yaklaşık 10-12 kişi oluyorduk ve katılımcıların yarısı kadındı. Güzel olan ise katılımcılar arasında okul döneminde satranç oynamış sonradan uzak kalmış güçlü amatörler olduğu gibi daha önce hiç satranç oynamamış ama merak eden katılımcılar vardı. Herkes bir masa etrafında oturuyor, satranç tahtası üzerinde belli kuralları öğreniyor, öğretici oyunların üzerinden beraber geçiyor ve satranç ile iş stresinden uzaklaştığımız gibi sosyalleşiyorduk.
Belli bir zaman sonrasında artık molalarda oyun konsolu ile oyun oynamak isteyen arkadaşlarımız odaya girdiklerinde son derece ciddi ve aynı zamanda eğlenceli satranç maçlarını izleme fırsatı bulmaya başladılar. Oyun odası adeta bir satranç odasına dönüştü. Birbiriyle değişmeli oynayan arkadaşlarımız, oyunları takip eden ve analiz eden seyircilerimiz ve bol bol satranç muhabbetlerimiz oluyordu. Neredeyse İstanbul Satranç Derneği’nin eski havasını yakalamıştık bile diyebilirim. Oyun odasında satranç ile vakit geçiren arkadaşlarımı görünce kadınların satranca olan ilgi ve yeteneğinin hiç de azımsanmayacak olduğunu da tecrübe etmiş oldum.
Satrançla kalın!