2001 senesiydi. Yine bir akşam o zaman Taksim’de bulunan İstanbul Satranç Derneği’ne uğradım. O zamanlar hafta içi akşama doğru derneğe uğramak, orada Türkiye satranç camiasının önemli simalarının oyunlarını izlemek, maçlar yapmak, eski maçların veya güncel partilerin analizlerini dinlemek kısaca satranç solumak benim için çok keyifli bir rutindi. O akşam duyuru panosunda yeni bir turnuva var mı diye bakarken yanıma birisi yaklaştı. Belli belirsiz sessiz bir şekilde ingilizce bir şeyler söyledi. Ne dediğini anlamadım ve yanıma yaklaşan bu kişiye baktım. Üstü başı perişan halde, beslenememekten zayıflamış, yorgun ve hasta görünümlü birini gördüm. Ne dediğini sordum, bana turnuva olup olmadığını sordu. Böylece Abdulwahab ile tanışmış oldum.
Sohbet etmeye başladık. Sıkıntılı halinden durumu sezdim, Vatan abinin sıcak çayından ve lezzetli tostundan yedik. Satranç oynadık. Kısaca Abdulwahab bana satrancın hediye ettiği bir başka dostum oldu. Ama hikayesi çok acıklıydı. Amerika Birleşik Devletlerinde uçak mühendisliği eğitimi almış (Boeing 747 uzmanıydı), Irak Milli takımında da satranç oyuncusu olmuş FM ünvanlı bir oyuncuydu. 1957 doğumlu, 1983, 1992 ve 1994 yıllarında Irak şampiyonu olmuş, 1994 Moskova ve 1998 Kalmikya Olimpiyatlarında Irak’ı temsil etmiş ve en yüksek 2430 Elo puanına ulaşmış güçlü bir oyuncuydu. 1994 olimpiyatında hazırlamış olduğu bir yenilik oynamış ve daha sonra bu varyant Satranç Açılış Ansiklopedisine Abdulwahab Ahmed Rasheed ismiyle yenilik olarak girmişti (Chess openings Vol. D - 3rd addition, 1998). Ayrıca 1994 Olimpiyatının 4 üncü turunda siyahlar ile Suat Atalık’a karşı oynamış ve maç Atalık galibiyeti ile sonuçlanmış. 1998 olimpiyatlarında ise ikinci masada turnuvayı 7 maçta aldığı 5 puan ile 6. sırada tamamlamış.
Son derece iyi eğitim almış, çok zeki ve parlak bu adam Uluslararası Katolik Muhacerat Komisyonunun koruması altında İstanbul’da akıl sağlığını yitirecek derecede zor koşullarda tutunmaya çalışıyordu. Yine de o dönemde bile tüm olumsuz koşullara rağmen güçlü bir satranç oyuncusu idi, örneğin 2001 Mubin Boysan Anma Turnuvasını 7 turda 6.5 puan ile Ateş Ülker’in önünde birinci tamamladı. Aynı turnıvada Mert Erdoğdu 5 puan ile dördüncü oldu. Yine o dönemde Troya Satranç Turnuvasında Mert Erdoğdu ile eş puanda 4-6 sıralarını 7 puanla paylaştı. Zaten turnuvanın 1-3 sırası 7.5 puan ile paylaşılmış, Ali İpek eşitlik bozmada birinci olmuştu.
Dernekten arkadaşımız olan Oskun Anar Abdulwahab’a çok destek oluyordu. Eminim benim bilmediğim başka destek olanlar da olmuştur. Elbette biz elimizden geldiğince onun da gururunu kırmadan ona yardımcı olmaya çalışıyorduk, ancak içinde bulunduğu durum onurlu bir insanın akıl sağlığını korumasına engel olacak düzeyde kötüydü. Başka bir yazıda sözünü etmiştim, Bilgi Üniversitesi satranç takımını kurmuştuk. Bu takıma Abdulwahab’ın antrenör olması için girişimde bulundum ve Abdulwahab Bilgi Üniversitesi satranç takımının antrenörü oldu. Üniversite yönetimi Abdulwahab’ın içinde bulunduğu duruma göre değil bilgi ve birikimine göre bir karar almıştı ve sanırım Bilgi Üniversitesi tarihinde bir daha o kadar güçlü bir satranç antrenörü olmamıştır. Onunla çalışma şansını yakalamak çok öğreticiydi. Konumsal oyuna önem veriyordu, teorik hazırlık onun için önemliydi. Oyun sonu çalışmalarını da en öne koyuyordu. Ona göre açılış çalışmak için 1 saat zaman harcanıyorsa oyun sonu için 5 saat gerekliydi.
Daha sonra Abdulwahab Türkiye’den ayrıldı. Sanırım Avustralya’da yaşıyor. İletişimimiz koptu. Ancak bu değerli insanı tanıdığım için, onun satranç bilgi ve birikiminden öğrenme şansını bulduğum için ve en çok ta onunla maçlar yapmak keyfine ulaşabildiğim için kendimi hep şanslı gördüm. Bir keresinde file karşı 3 piyon oyun sonunda onu yenmeyi başardım, ama sanırım hiç olmazsa bir kere onu yenmem için bana kıyak yaptı. Umarım hayatını sağlıklı ve mutlu hak ettiği bir şekilde sürdürüyordur.