Magnus Carlsen 2013 yılında Viswanathan Anand’ı ünvan maçında yenerek 16. Dünya Satranç Şampiyonu oldu. 2013 yılında yapılan ünvan maçı için özel bir mobil uygulama yapılmıştı ve ben tüm maçları o uygulama üzerinden büyük bir merakla takip etmiştim. Anand benim çok sevdiğim bir oyuncu ama her zaman alttan gelene, görünürde daha zayıf, küçük vb olana sempati duyan bir kültüre de sahibiz. O sebeple açıkçası Carlsen’in de ne yapacağını merak ediyor ve kazanabilmesini umuyordum. Carlsen o ünvan maçında çok etkileyici bir performans ile şampiyon olduğunda 23 yaşındaydı ve rakibinden 21 yaş daha küçüktü. Rakibi Anand ise tüm dünyanın saygı duyduğu ve tartışmasız olarak kabul ettiği bir satranç efsanesiydi. Elbette Carlsen oyununu geliştirirken, satrancı öğrenirken Anand’ın oynanmış partilerinin analizlerinden de yararlanmıştır.
Bir yıl sonra 2014 yılında Carlsen ünvan maçında bu sefer ünvanını koruyan dünya şampiyonu olarak yine Anand’a karşı oynadı ve ünvanını korudu. Artık kesin olarak dünya satrancında bir dönem kapanmış ve yeni bir dönem başlamıştı. 45 yaşında ünvan maçına çıkmayı başaran Anand gerçek anlamda bir yaşayan efsane ve tüm zamanların en iyileri listesinde yerini aldı. Daha sonra Carlsen 2016 yılında Rus büyük usta Sergey Karjakin’e karşı ünvan maçını oynadı. Özellikle savunmada yaratıcı fikirleri, en zor pozisyonlarda bile savunması ile ayakta kalmayı başardığı için satranç dünyasında lakabı Savunma Bakanı olan Karjakin çok çekişmeli bir mücadele sonunda maçı kaybetti ve Carlsen ünvanını korudu. 2018 yılında ise Carlsen’in ünvan için rakibi bu sefer Fabiano Caruana oldu. Kariyerinin başında İtalya için oynayan, daha sonra Amerika Birleşik Devletlerini tercih eden Caruana 12 klasik parti sonucunda beraberliği korudu. Format gereği klasik partilerde beraberlik bozulmayınca hızlı partilere, hızlı partilerde de eşitlik bozulmaması durumunda yıldırım partilere geçiliyor. 12 klasik maçın tamamı berabere bitti, sonuçta Carlsen klasik partilerde rakibini yenememiş oldu, ama hızlı partilere geçince Carlsen üstünlük sağladı ve ünvanını bir kez daha korudu. Yukarıda bahsi geçen turnuva formatı, zaman kontrolleri kapsamlı bir konu olduğundan konuyu dağıtmamak adına onu başka bir yazıda daha açık bir şekilde yazacağım. 2020 yılında pandemi sebebiyle adaylar turnuvası yarıda kalıp 2021 yılına ertelenince doğal olarak ünvan maçı da bu yıla kaldı. Bugüne kadar 4 defa ünvan maçına çıkıp bu maçların tamamını kazanan Carlsen’in bu sefer rakibi Rus vatandaşı Ian Nepomniacthchi (satranç dünyasının sıklıkla kullandığı şekilde Nepo).
Bu eşleşme bir çok boyutuyla bana ilginç geliyor. Bir kere tartışmasız olarak satrançta dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı ülkesi Rusya’nın Vladimir Kramnik’ten sonra bir dünya şampiyonu olmadı. Kramnik ünvanını 2007 yılında Anand’a kaptırmıştı. Tarihte 16 dünya şampiyonundan 8 tanesi Rus (eskiden Sovyet), bu inanılmaz bir oran. 1948 yılında Botvinnik’in dünya şampiyonu olmasından sonra 2007 yılında Anand şampiyon olana kadar geçen sürede sadece Bobby Fischer 1972-1975 yılları arasında dünya şampiyonu olarak kaldı. Etkileyici bir dominasyon ve kırılması çok güç bir üstünlük. Kramnik 2007 yılında ünvanını kaybettikten sonra sadece 2016 yılında bir Rus oyuncu ünvan maçına çıkabildi. Elit seviyede çok fazla Rus satranç oyuncusu olsa da ünvan maçına çıkma başarısını sadece Karjakin gösterebildi. Acaba Nepo unvanı tekrar Rusya’ya getirebilecek mi?
Eşleşmeyi ilginç kılan bir başka boyut ise Karjakin, Carlsen ve Nepo 1990 doğumlu ve tüm kariyerleri boyunca hep karşı karşıya geldiler. En küçük yaşlardaki turnuvalardan başlayarak hep aynı yaş grubunda yer aldılar. Genel olarak Carlsen Karjakin’e karşı açık ğstünlük kurmuşken Nepo’ya karşı klasik zaman kontrolünde 1 galibiyet 4 yenilgi ve 8 beraberliği var. Kendisi de neredeyse tüm söyleşilerinde Nepo sorulduğunda her zaman en zorlandığı ve kendisine ters gelen bir oyuncu olduğunu ifade ediyor. Bu sebeple bu ünvan maçı psikolojik boyutuyla da ilginç bir mücadele olacak.
Carlsen çok hırslı bir oyuncu, chess24.com portalında izleyicilere karşı oynadığı banter blitz gösteri maçlarında bile kaybetmeye tahammülü yok. Her koşulda en iyi olmak, her maçı kazanmak istiyor. Bir çok maçta oyun sonuna teorik bir beraberlik konumda girilse bile bir kazanç pozisyonu elde edebilmek için ısrarla ve inatla 30 40 hamle maçı zorladığı oluyor ve hatta bazen sonuç ta alıyor. Ian Nepomniacthchi ise çok aktif oynayan, agresif ve taktiksel olarak sezgileri çok güçlü bir oyuncu. Bu ünvan maçının Carlsen açısından ciddi bir sınav olduğunu düşünüyorum. Carlsen bu sınavları hep başarıyla verdi ve şimdiden tüm zamanların en iyisi mi diye tartışılıyor. Kasparov ile Fischer ile mukayese ediliyor. Özellikle bilgisayar yardımını ile hazırlık yapılan, çok derin teorilere ve analizlere kolayca ulaşılan bu dönemde 4 ünvan maçını kazanıp beşincisine çıkmak çok büyük bir başarıdır. Carlsen’in tüm zamanların hatırlanacak ve en büyükler arasında adı anlıacak olmasına hiç şüphe yok, peki Nepo adını tarihe yazabilecek mi? Onu da Kasım ayında göreceğiz.